Sosyal Medya

Makale

‘Doğum Günü’ adına çılgınlıklar sergilenen bir mazlûm Peygamber

Hz. ÃŽsâ Mesih aleyhisselâm’ın doÄŸum günü ve bu doÄŸumu bir takvim yılının, miladî takvimin başı olarak kabul eden dünya kesiminde bu gece dünya çapında bir çılgınlığın yeniden sergilenmesi yaÅŸanacak.. ‘Bu çılgınlıkların o Yüce Peygamber’le ne ilgisi var?’diye biz Müslümanlar yakınır dururuz; ama bizim bu ikazlarımız o çılgınları utandıracak boyutlarda deÄŸildir.

Gerçekte, Hz. ÃŽsâ’nın doÄŸum günü hesaplamasında bir takım yanlışlıklar olmalı ki, çeÅŸitli Katolik Hristiyanlar, o doÄŸum gününü 23-24 Aralık günlerinde kutlarlar; Ortodoks Hristiyanlar ise 7 Ocak günü..

365 günlük Åžemsî/ GüneÅŸ Yılı’na göre düzenlenmiÅŸ olan Gregorian Takvimi ise, o miladı /doÄŸumu, 1 Ocak günü olarak kabul etmiÅŸtir.

***

Hatırlanacağı üzere, Müslüman takvimi ise, Hz. Peygamber (S)’in doÄŸumunu deÄŸil, ‘Hicret’ini esas almıştır ve 355 günlük Hicrî-Qamerî /Ay Yılı’na göre 1439’ncü; Hicrî-Åžemsî /GüneÅŸ yılına göre ise, 1396’ncı yılındadır.

Yahudi yılı ‘RoÅŸ AÅŸana’ (yeni yıl başı) ise, 5778’lerde..

Hz. ÃŽsâ’nın doÄŸum günü bir Peygamber- Ä°nsan’a lâyık ÅŸekilde kutlanmış olsaydı, buna Müslümanların bir itirazı olamazdı. Çünkü o da Enbiyaullah’dan, ‘Ul-ul’Azm’ denilen, kendilerine Kitap verilen, Åžeriat sahibi olan bir Peygamber’dir. Müslümanların itirazı, bir Peygamber’in veladetini- milâdını bahane ederek ve onun takipçisi iddiasıyla çılgınlık yapılmasınadır. (Hattâ bizde, son 40 küsur yıldır bu çılgın yılbaşı çılgınlıklarına zoraki bir alternatif olarak ‘Mekke’nin Fethi’ programları tertiplemek yerine, bu Yüce Peygamber’in uÄŸradığı zulme karşı Müslümanca bir bakışla programlar yapılsa daha doÄŸru olmaz mı?)

Ve ilginçtir, Hz. ÃŽsâ’nın milâdı adına sergilenen Noel çılgınlıklarının ona ihanet olduÄŸunu bazı Hristiyanlar da görmüş ve bunu dile getirmiÅŸlerdir. Bunlardan birisi de, Lübnanlı hristiyan araplardan Khalîl Cibran’dır. 1931’de vefat etmiÅŸ olan bu ÅŸair-ressam- filozof’un bir ‘Bir Bayram AkÅŸamı’ isimli yazısından kısa bir özeti buraya aktaralım.

***

 ‘AkÅŸam oldu ve karanlık, ÅŸehri kapladı. Konaklarda, evlerde ışıklar parıldadı, insanlar yüzlerinde neÅŸe, nefes alıp vermelerinin arasından yiyeceklerin, içkilerin kokusu yayılarak yeni bayramlık elbiseleriyle caddelere çıktılar.

Bense yalnız, bir başına, kalabalıktan uzak, bayramın sahibini düşünerek yürüdüm. Fakir olarak doÄŸan, tecrit edilmiÅŸ bir halde yaÅŸayan, Haç’a gerilen müstesna kiÅŸiyi düşünerek.. (…)

Umumî parka vardığımda.. Düşünce ve düşlerle dolu, (…) başımı yana çevirdiÄŸimde, birden kanepede (…) elindeki asâsının ucuyla toprağı çizen bir adam dördüm.‘Benim gibi yalnız bir adam’ dedim kendi kendime.. (…)'Bu ÅŸehirde yabancı mısın?' dedim.

Ben böylesi günlerde daha bir yabancıyım..’ dedi.(…)

‘Halk bu bayramlarda birbirine daha ÅŸefkatli davranır, zengin yoksulu hatırlar, güçlü zayıfa merhamet eder..dedim. ‘…güçlünün zayıfa ÅŸefkatle davranması, sadece üstünlük ve gururlanma biçimidir..’ diye karşılık verdi.

(…) Bir ihtiyaç içindeymiÅŸsin gibi geliyor bana.. Bir-iki dirhem kabul etmez misin?’ dedim.

Bir meskene ihtiyacım var, başımı sokabileceÄŸim bir yer..’ (…) Bu ÅŸehirdeki her nereye gittiysem, kendime bir yer bulamadım..’ dedi.

Ruhumun kulağına, ‘kâh bir filozof, kâh bir deli..’ diye fısıldadım. DuymuÅŸ gibi, ‘Evet ben bir deliyim..’ dedi.

‘Gel, geceyi evimde geçir!’dedim.

Benim kim olduÄŸumu bilsen davet etmezdin..’ dedi.

‘Kimsin sen?’dedim.

‘Ben halkları ayaÄŸa kaldıran devrimim. Fidanları söken fırtınayım. Yeryüzüne barışı deÄŸil, kılıcı bırakmak için gelenim..’dedi.

Ayakta dikildi, yüzü ışıldadı ve kollarını açınca avuçlarındaki çivi izleri göründü. Birden önünde eÄŸilerek yere kapanıp, ‘Ey Nasıralı ÃŽsâ!’ diye bağırdım.

Onun, ‘Cümle-âlem, benim ismin ve geçmiÅŸ günlerin ismim etrafında ördüğü âdetler vesilesiyle bayram ediyor. (…) Ama, insanlar arasında benim hakikatimi bilen yok..’ dediÄŸini duydum.

Başımı kaldırdım, önümde duman sütunlarından baÅŸka bir ÅŸey görmedim..’

Kaynak: Star

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.